Günlük hayatımıza baktığımızda sürekli tatbik ettiğimiz bir faaliyet olan iletişim konusunu ele alacağız bu yazımızda. İletişim, sözlük anlamı olarak; iletilen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda, bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Bu tanım değerlendirildiğinde, iletişimi sadece konuşmak olarak algılamanın yanlış olacağı anlaşılmaktadır. İletişim sözlü olabileceği gibi sözsüz olarak da gerçekleşebilmektedir.
Bu kısa izahattan sonra iletişimin temel özelliklerine bakalım: Öncelikle, iletişimde kullanılan sembollere, alıcı ve kaynak farklı anlamlar verebilir. İkinci olarak, iletişim, sözle, kelimelerle ve beden diliyle gerçekleşebilir. İletişim, aynı zamanda geri bildirime gereksinim duyan çift yönlü eylemdir. Bunların yanında bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleşebilir. Son olarak iletişim, ortamdan etkilenir. Gergin ortamlarda kurulan iletişimle rahat ortamlarda kurulan iletişim arasında büyük farklılıklar vardır.
İletişim denildiğinde her ne kadar insanın aklına ilk olarak konuşma gelse de aslında iletişimin temeli dinlemedir. Bunun nedeni de aslında iletişimin temelinde yatan unsur olan “anlama”dır. Eğer taraflar birbirlerini anlamazlarsa iletişim kurulamaz. Anlamak için ise dinlemek gerek. Dinlemek, yalnız işitmek, kulak ile duymak değildir. İşitilen şeyleri algılamak, anlamak ve kavramak, aynı zamanda bellemek ve öğrenmek çabasında olmak demektir. Gerçek dinleme ancak, söylenenlere dikkatimizi tam vermemiz ve onları anlamamız sonucunda gerçekleşir. Bu suretle gerçekleşen “gerçek bir dinleme” yakın çevremizdeki arkadaşlarımızı, aile üyelerini anlamamızı, neler hissettiklerini öğrenmemizi, onları ve ilişkilerimizi daha iyi değerlendirmemizi sağlayacaktır.
Dinleme konusunu daha iyi anlayabilmek için dinleme türlerini irdelememizde fayda olduğu kanaatindeyim.
İlk dinleme türümüz görünüşte dinlemedir. Bu dinleme türüne dinliyormuş gibi yapmak diyebiliriz. Bazı durumlarda konuşurken karşınızdaki kişinin size dikkatle baktığını görürsünüz. Siz kendisine bir şey sorduğunuzda veya geri dönüş almak istediğinizde cevap alamazsınız. Bu türdeki iletişimde karşınızdaki kişi size ne kadar dikkatle bakarsa baksın düşüncesi başka bir yerdedir.
İkinci dinleme türümüz seçerek dinlemedir. Bu durum aslında algıda seçicilikle ilgilidir. Bu dinleyiciler konuşmada sadece kendileri ile ilgili olan kısımları duyarlar. Diğer anlatılanlara kulak tıkarlar.
Bir diğer dinleme türü savunucu dinlemedir. Bu tür dinleyiciler sürekli savunma durumundadırlar. Yapılan her tür konuşmayı kendilerine yönelik bir saldırı gibi algılarlar ve sürekli kendilerinin aslında öyle olmadıklarını, öyle düşünmediklerini ispatlamak gibi bir uğraşı içindedirler. Konuşmaları genellikle kendilerine dönüktür.
Dördüncü dinleme türü, tuzak kurucu dinlemedir. Bu dinleyicilerin daha önceden yapılmış planları vardır. Konuşmacıyı ustaca tasarlanmış sorularla tuzağa çekerler. Konuşma sonunda söz alıp konuşmacının açıklarını ilk söyleyenler bunlardır.
Diğer dinleme türü, yüzeysel dinlemedir. Yüzeysel dinleyici konuşmanın ayrıntılarına dikkat etmez, genel konu ve içerik hakkında bilgi sahibi olmak onun için yeterlidir.
Son iki dinleme türümüz ise edilgin dinleme ve etkin dinlemedir. Edilgin dinlemede dinleyici söylenen her şeyi dinler ama tamamen pasiftir, konuşmaya herhangi bir katkı sunmaz, eleştiri getirmez, sadece dinler. Konuşmacıda dinlenmiyormuş izlenimi yaratır. Etkin dinlemede ise dinleyici sadece konuşmacının konuşmasına dikkat etmez. Bunların yanında beden hareketleri, ortamın durumu gibi birçok faktörü değerlendirir. Konuşmacıya katkı sağlayacak sorular sorarak etkileşimli bir dineleme içerisindedir.
Halil KARAKAYA
14.04.2015
Anadolu Telgraf Gazetesi